Hayvan Çiftliği

   George Orwell tarafından yazılan Hayvan Çiftliği kitabı şu zamanlarda çok popülerleşti. Stefan Zweig, Albert Camus ve George Orwell yazarları ünlerini arttırırken Hayvan Çiftliği kitabı da kendini en çok satanlar rafında buldu. Kitap üstüne çokça yorum ve tiyatro oyunu yapıldı ve uzmanlar tarafından da incelendi. Kitap toplumun siyasal ve etik özelliklerini eleştiren bir bakış açısına sahip ve bu da -benim görüşümde- hem ilgi görmesine hem de kitabın kendini özel kılmasını sağlıyor. Kitabın karakterleri insanların onlara yaptığı zulümlere karşı çıkıp darbe yapan hayvanlardır. Başlarda çiftlikte özerkliklerini ilan ettikten sonra -başta insanların etkisinin olduğu hiçbir şeye yaklaşmamak gibi- kurallar koyuyorlar kendilerine. Ne yazık ki kitabın sonralına doğru başa geçen domuzlar bu kuralı çiğneyerek insanlarla anlaşma yapıyorlar. En vurucu ve bitirici nokta ise baştakilerin yani domuzların en sonunda insanlara dönüşmesi.
  Kitabı özel kılan başka bir taraf ise yazı stilinin ve genel olarak yazı konusunun farklı amaçlar için farklı şekillerde kullanılabilecek olması. Örneğin kitap ne kadar siyasal bazı göndermeler yapsa da bence hem hayvan haklarını savunmak için hem toplumun nasıl manipüle edildiğini gözler önüne sermek için hem de dünyanın içinde olduğu durumu savaşları toplumun fark etmesini sağlamak amacıyla kullanılabilir. İlgimi çeken başka bir taraf ise kitabın 1945 yılında yazılmış olmasına rağmen nasıl ülkemizin durumunu bu kadar net bir şekilde anlatabilmesi ki bu da beni başka bir sonuca götürüyor aslında. Kitapta da olduğu gibi bazı şeyleri ne kadar yıkmaya çalışsakta eninde sonunda o şeylerin tekrardan mahkumun oluruz. Bu yüzden kitap bizi çok farklı yerlere götürebiliyor ve toplumun bazı gerçeklerini görmemizi sağlıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Üç Anadolu Efsanesi