Çiçeklerin Tanrısı
Bugünlerde genellikle okuduklarımdan daha farklı bir
anlatıma sahip bir kitap okuyorum. Çiçeklerin Tanrısı, bu kitap bir adamın
ağzından anlatılıyor. Gerek yaşadıkları gerekse adamın düşüncelerinin benim
düşüncelerimle örtüşebilmesi sebebiyle kitabı okumaya devam ettim. Açıkçası ben
betimlemesi kararında olan kitaplardan hoşlanırım. Bu kitapta ya bazı şeyler
çok betimleniyor ya da az betimlenip, anlatılıyor. Kitabın dilini ilk çözemem
ve bazı bölümleri birkaç kez okumam gerekti bu yüzden. İkinci bir zorluk ise,
kitapta kısa cümlelere çok yer veriliyor. Sadece “gitti”, “ uzaklaştım”
şeklinde cümleler neredeyse her sayfada var ve bu benim kitaptan zevk almamı
engelliyor az da olsa. Başka bir taraftan bakarsak eğer , kitabın karakterleri
üstünde gerçekten düşünülmüş olduğunu gördüm. Karakterlerin birbirleriyle
iletişimleri , ana karakterin onlar hakkında ne düşündüğü ve anılarıyla
bağlantı kurup bazı şeyleri anlaması beni gerçekten çok etkiledi. Hikaye etrafı
hayal kırıklıkları ile çevrilmiş bir adamın etrafında döndüğü için, onun
yaşadığı olaylar ve düşündüğü şeyler benim içimde gerçekten farklı duygular
uyandırdı. Bazen şaşırdım ,bazen adama saygı duydum ,bazen sinirlendim. Karakter
çok duyarlı ama çok da duygusuz bir insandı bana göre. Yaşadığı şeyler onu
olgunlaştırmıştı ama mutlu olmaktan da mahrum bırakmıştı. Yazar bunu öyle bir
sunmuş ki okurlar- en azından ben- karakterin ruhsal değişimine şaşırmıyor aksine
onu anlıyor. Türünün tek örneği olduğunu söyleyemem çünkü hem benzer kitaplar
gördüm hem okudum. Yine de insanın duygularını harekete geçirebiliyor ve bence
bu bir kitabın yapması gereken en önemli şeylerden biri.
Yorumlar
Yorum Gönder